1. Dünya Savaşı ve Sonuçları
Yirminci yüzyıl Türk Milleti'nin tarihinde büyük bir dönüm noktası olmuştur. 1. Dünya Savaşı'nın ardından, asırlardır 3 kıtada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış ve topraklarımız düşman kuvvetlerince işgal edilmiştir. Güçlü, modern silah donanımlı düşman güçlerine karşı milletimiz birlik ve beraberlik içinde kahramanca mücadele etmiş, bu şanlı mücadelenin önderi ise Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Fedakarca yürütülen bu savaştan milletimiz büyük bir zaferle çıkmış ve Atatürk'ün liderliğinde yepyeni bir devlet kurulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti yıkık bir imparatorluğun kalıntılarından, emek emek ortaya çıkmıştır. Yıkılmış, harap olmuş, evlatlarını savaşlarda yitirmiş Türk Milleti, tüm dünyaya örnek bir atılımla, hiç yorulmadan çalışarak Cumhuriyet tarihini yazmaya başlamıştır. Bu büyük mücadelede Atatürk'ün yanında ise her zaman Türk Milleti, özellikle de Türk gençliği olmuştur. Gençler her zaman ve her şart altında Atatürk'e destek olmuş, ona güvenmiş, milli mücadelenin başarıyla sonuçlanacağı inançlarını her zaman muhafaza etmişlerdir. Tüm enerjilerini Atatürk'ün Türk Milleti için hedeflediği çağdaş, medeni ve demokratik Cumhuriyetin kurulmasına yoğunlaştırmış, ortaya yıkılmaz bir eser çıkarmışlardır.
İşte bugün de muhteşem devletler kurmuş, uçsuz bucaksız topraklarda dinleri, ırkları ve dilleriyle farklı milletleri adalet ve hoşgörüyle yönetmiş, gittiği yere medeniyet götürmüş Türk Milleti'nin evlatları, Atatürk'ün hedeflediği yolda büyük bir hızla ilerlemektedirler. Üstün ahlakları, seçkin kişilikleri, adaletleri, hoşgörüleri, cesaretleri ve çalışkanlıklarıyla gıpta edilen bir millet olma yolunda büyük adımlar atmaktadırlar. Hem şanlı tarihine sahip çıkan, hem de çağdaş toplumlar seviyesine çıkmayı ana hedef alan bu gençlik, kitap boyunca anlatılan Atatürk'ün tarifini yaptığı gençliktir. Atatürk'ün söylediği gibi bu büyük sorumluluğu Cumhuriyeti kuranlardan devralmış ve yükseltip devam etmeye ant içmişlerdir. Hiç şüphesiz, 21. yüzyılda Mustafa Kemal'in layık ve ehil gördüğü Türk gençliği bu ulvi hedefe ulaşacak ve tüm dünya gençliğine örnek bir model oluşturacaktır.
Yirminci yüzyıl Türk Milleti'nin tarihinde büyük bir dönüm noktası olmuştur. 1. Dünya Savaşı'nın ardından, asırlardır 3 kıtada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış ve topraklarımız düşman kuvvetlerince işgal edilmiştir. Güçlü, modern silah donanımlı düşman güçlerine karşı milletimiz birlik ve beraberlik içinde kahramanca mücadele etmiş, bu şanlı mücadelenin önderi ise Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Fedakarca yürütülen bu savaştan milletimiz büyük bir zaferle çıkmış ve Atatürk'ün liderliğinde yepyeni bir devlet kurulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti yıkık bir imparatorluğun kalıntılarından, emek emek ortaya çıkmıştır. Yıkılmış, harap olmuş, evlatlarını savaşlarda yitirmiş Türk Milleti, tüm dünyaya örnek bir atılımla, hiç yorulmadan çalışarak Cumhuriyet tarihini yazmaya başlamıştır. Bu büyük mücadelede Atatürk'ün yanında ise her zaman Türk Milleti, özellikle de Türk gençliği olmuştur. Gençler her zaman ve her şart altında Atatürk'e destek olmuş, ona güvenmiş, milli mücadelenin başarıyla sonuçlanacağı inançlarını her zaman muhafaza etmişlerdir. Tüm enerjilerini Atatürk'ün Türk Milleti için hedeflediği çağdaş, medeni ve demokratik Cumhuriyetin kurulmasına yoğunlaştırmış, ortaya yıkılmaz bir eser çıkarmışlardır.
İşte bugün de muhteşem devletler kurmuş, uçsuz bucaksız topraklarda dinleri, ırkları ve dilleriyle farklı milletleri adalet ve hoşgörüyle yönetmiş, gittiği yere medeniyet götürmüş Türk Milleti'nin evlatları, Atatürk'ün hedeflediği yolda büyük bir hızla ilerlemektedirler. Üstün ahlakları, seçkin kişilikleri, adaletleri, hoşgörüleri, cesaretleri ve çalışkanlıklarıyla gıpta edilen bir millet olma yolunda büyük adımlar atmaktadırlar. Hem şanlı tarihine sahip çıkan, hem de çağdaş toplumlar seviyesine çıkmayı ana hedef alan bu gençlik, kitap boyunca anlatılan Atatürk'ün tarifini yaptığı gençliktir. Atatürk'ün söylediği gibi bu büyük sorumluluğu Cumhuriyeti kuranlardan devralmış ve yükseltip devam etmeye ant içmişlerdir. Hiç şüphesiz, 21. yüzyılda Mustafa Kemal'in layık ve ehil gördüğü Türk gençliği bu ulvi hedefe ulaşacak ve tüm dünya gençliğine örnek bir model oluşturacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder