Element: Toprak
Nitelik: Sabit
Uğurlu Sayıları: 6, 4
Gün: Cuma
Uğurlu Taşı: Zümrüt
Renk: Pastel Mavi, Lila
Tarot kartı: İmparatoriçe
Hayvan: Boğa
Bitki: Elma, Selvi, Menekşe, Gelincik
Kıymetli Taş: Topaz
Kıymetli Maden: Bakır
Boğa takımyıldızının birinci dekanatında Orion takımyıldızı vardır.
Ekliptiğin güneyinde Amos ve Homer'in yanı sıra, Rigel ve Bellatrix yıldızları bulunur. İkinci dekanatta Eridonus takım yıldızı bulunurken, son dekanatta ise, burçla özdeşleştirilen Auriga yer alır.
Mitolojide temel kaynağını Anadolu, Fenike ya da Mısır uygarlıklarından alan Boğa sembolijisi yoğun olarak kullanılır.
Zeus, Fenike kralı Agenor'un kızı Europa'yı görünce O'na aşık olur. Ama eşi Hera'dan korkan Zeus bir boğa kılığına girer ve kızın yanına yaklaşır. Kendisini Europa'ya sevdiren boğa, eğilerek O'nu sırtına alır ve fırlattığı yıldırımların hızıyla denize dalar. Girit'e vardıklarında beraber olan Zeus ve Europa'nın Minos ve Rhadamanthys adlı iki oğlu olur.
Boğa kültüyle ilgili diğer bir mit ise, İstanbul boğazına adını veren İo ile ilgidir. Hera tapınığında rahibe olan İo'yu gören Zeus, O'nun güzelliğine vurulur. Bunu öğrenen Hera'nın öfkesinden İo'yu korumak için, Zeus kızı ineğe dönüştürür. İneğin kendisine verilmesini isteyen Hera, İo'ya bir at sineği musallat eder. Bunun üzerine İo deli gibi kıtadan kıtaya koşarak sinekten kurtulmaya çalışır. Bir denize ve bir boğaza adını (İstanbul Boğazı'nın adı, Bosphorus "İnek Geçidi"dir.) verdikten sonra Mısır'a gider ve orada eski haline dönerek tanrıça statüsü alır.
Boğa burcu, kafasında alışılmadık büyüklükte boynuzlar taşıyan bir boğa başı ile sembolize edilir.
Kuvvetli bir yapıya sahip ve malına düşkün bu hayvan, gerektiğinde atağa geçebilme özelliği ile klasik Boğa tipi ile özdeşleştirilir.
"Kutsal Boğa" ya da "Altın Boğa" olarak nitelendiriliren Boğa ya da Baal, Asurların dini ayinlerinin temelini oluşturur.
Günümüzdeki Mayıs festivali, Güneş'in Boğa'ya girdiği zamanlarda, Mısır'da kutlanan eski festivallerin kalıntısıdır.
Koç burcuyla hayata doğan çocuk, Boğa döneminde kendine, kişiliğine olan güvenini kazanarak fiziksel dünyaya enerjilerini kanalize edecek hale gelir.
Aşamalı olarak duyularını keşfetmeye, çevresindeki ve kendisindeki fiziksel dünyayı araştırmaya, gözlemlemeye başlamıştır. Bu aşamada nesnelerin farkına varmaya başlar ve etrafında tanıdığı tanımadığı tüm objelere duyularını yöneltir.
İleride yaşanacak sahiplik, hizmet, mali olaylara ve bunlarla ilgili kavramlarda direkt olarak bir etkileşim yaratan, araştırıp, öğrenebileceği ne kadar çok çeşitlilikte yiyecek, obje, insan ve farklı ortamlar olursa, fiziksel dünya hakkındaki görüşleri o kadar gelişkin bir hale gelecektir. Bu dönemde duyularını kullanarak algıladığı her ses, lezzet, görüntü, koku, ileride geliştireceği estetik duygusuna da zemin hazırlar. Bu devrede ilişkide bulunulan insanlar duygusal tepkimeleri yaşatan kaynaklar olarak kabul edilebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder