Teknoloji ve bilimin sınırları

İnsanoğlunun dünyaya ayak bastığı an bilimin doğuşu olarak nitelendirilir.Bilimin katettiği mesafe insanoğlunun dünya üzerindeki keşif mesafesiyle tabii ki aynıdır.Şu sıralarda bize son derece sıradan görünen ateşin bile ilk bulunduğu zamanlarda o çağın koşullarına göre çok büyük bir buluş olduğunu tahmin etmek zor değil...
Bilimin hayatımızı belirli alanlarda çok kolaylaştırdığını görebiliyoruz.Ama her konuda böyle olmuyor bu durum.Örneğin çağımızın en büyük sorunu olan silahlanma ve silah üretimine bağlı olarak insanların katledilmesinde bilimin suçu yok mu?
Burada bilimin suçu demek ne derece doğru bilinmez ama aslında bilimi kötü yönde kullanan insanların suçu desek daha doğru bir yaklaşım olur.
İnsanlar ilk önceleri avcılıkta kullandıkları silahları daha sonra birbirlerini acımasızca öldürmek üzere kullanmışlardır.Bunu gerektirecek sebepler nelerdir halen anlamış olmamakla beraber insanoğlunun isteklerinin bitmeyeceğini gözlemleyebiliyorum.
Sınırlar? hiç düşündünüz mü neden sınırlar var? oysa bu dünyayı insanoğlunun yaşadığı bir habitat olarak kabul edersek, bu dünya üzerindeki tüm büreylerin istedikleri zaman istedikleri yere gidebilme hürriyetlerinin olduğunu bir düşünün...
Buradan insanların birbirleriyle gereksiz yere savaşmaktan bu dünyanın güzelliklerini göremedikleri sonucunu çıkarmak yanlış olmaz.
Teknolojinin biraz da olumlu yönlerinden bahsetmek gerekirse benim en çok ilgimi çeken konu evrenimiz hakkındaki sır perdesinin giderek aralanmasıdır.Gün geçtikçe uzayda keşfedilen alan artmakta ve uzay ufkumuz giderek genişlemektedir.Evrendeki o simsiyah karanlığın ötesinde neler olduğu ya da başka gezegenlerin keşifleriyle nelerle karşılaşacağımızı sanırım siz de benim gibi merak ediyorsunuzdur.
Tabii ki bir gün herşey keşfedilecek soru işaretleri belki çok azalacak bilim sanırım halen birazcık genç gibi görünüyor ne dersiniz?

Yorumlar